1997 yılında Titanic adlı blockbuster gösterime girip oscar ödüllerini süpürürken sinema tarihinde yapılmış en iyi polisiye filmlerden birisi gözden kaçmıştır her zaman. Bu filmin adı L.A. Confidental'dır. Film, 1950 yılında Los Angeles'ta geçmektedir ve bu film, kara film denilen "film noir" olarak adlandırılan filmlerin en güzel örneklerindendir. Aynı şekilde 1946 yılında Black Dahlia denen ve hala sırrı çözülememiş cinayetlerin yaşandığı bir arenadır o zamanların Los Angeles'ı. Artık savaş bitmiştir ve Amerika, dünyanın hakimi olmaya başlamıştır. Hollywood, bir insan öğütme makinesi olarak çarklarını işletmeye çoktan başlamıştır. Ancak dışarıdan bakanlar için adı melekler şehri olan bu şehrin ışıkları ve melekleri, insanla beslenmeye hazırdır.
L.A. Noire bu ortamın ortasında başlıyor. Kahramanımız Cole Phelps adlı bir polis memuru. Phelps, dürüst ve kötü adamları yakalamaktan başka bir amacı olmayan son derece iyi niyetli bir kardeşimiz. Oyuna başladığınızda ilk dikkatinizi çekecek olan şey şu; Bu oyunun adı neden noir? Her yer son derece aydınlık? Oyunda karanlık bir ortam bulunmuyor. Işıklandırmalar ve Los Angeles'ın tüm ayrıntıları gayet berrak biçimde sunuluyor. Oyunun ilerleyen aşamalarında anlıyorsunuz ki oyunun adındaki bu "noire" kelimesi, aslında bu şehirdeki irinin, riyanın ve dönen pisliklerin sonucu orada duruyor.
L.A. Noire bu ortamın ortasında başlıyor. Kahramanımız Cole Phelps adlı bir polis memuru. Phelps, dürüst ve kötü adamları yakalamaktan başka bir amacı olmayan son derece iyi niyetli bir kardeşimiz. Oyuna başladığınızda ilk dikkatinizi çekecek olan şey şu; Bu oyunun adı neden noir? Her yer son derece aydınlık? Oyunda karanlık bir ortam bulunmuyor. Işıklandırmalar ve Los Angeles'ın tüm ayrıntıları gayet berrak biçimde sunuluyor. Oyunun ilerleyen aşamalarında anlıyorsunuz ki oyunun adındaki bu "noire" kelimesi, aslında bu şehirdeki irinin, riyanın ve dönen pisliklerin sonucu orada duruyor.
Rockstar'ın daha evvel çıkardığı ve artık şaheser demekten başka çare bırakmayan oyunları GTA serisi ve Red Dead Redemption'a göre oyun oldukça düz ilerleyen bir oyun. Senaryo, oyunun en büyük kozu. Evet oyun sandbox bir oyun yani açık dünya denilen, oyunculara bir mekan verip o mekanda dilediği gibi gezip tozma olanağı sağlayan bir oyun olsa da, aslında bu sadece basit bir özellik olarak orada kalıyor. Ne GTA'daki gibi manyakça dilediğinizi yapabiliyorsunuz, ne de Red Dead Redemption'daki gibi bir şeyleri keşfetmenize yol açıyor. Oyunda sadece 30 adet bilinmeyen bölge veya mekan var, bunları keşfetmeniz size deneyim puanı kazandırıyor. Bir de oyunun içindeki envai çeşit aracı kullanmanızın zevki kalıyor. Dilediğiniz aracı alıp kullanabiliyorsunuz bunun bir cezası yok ancak çevredeki vatandaşlara zarar vermeniz görevlerinizin sonlanmasına neden olabiliyor eğer görev üzerindeyseniz.
SİSTEM GEREKSİNİMLERİ
İşletim sistemi: Windows 7 / Windows Vista Service Pack 1 /
Windows XP Service Pack 3 / OnLive - PC veya Mac;
İşlemci: Intel Dual Core 2.2GHz - Quad Core 3.2GHz
AMD Dual Core 2.4Ghz - Quad Core 3.2Ghz;
RAM: 2GB - 8GB;
Sabit disk alanı: 16GB;
Ekran kartı: NVIDIA GeForce 8600 GT 512MB -
NVIDIA GeForce GTX 580 1536MB /
Radeon HD 3000 512MB - Radeon HD 6850 1024MB;
Ses kartı: 100% DirectX 9 Uyumlu
by bilal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder